Astrolog bir yargıç değil, bir tercümandır. Yargılamak, insanın kendisini anlaması yerine başkalarını çözmeye çalışmasıdır. Bu da çoğu zaman kibrin ince bir biçimidir. Oysa astrologun işi anlamaktır, aklamak, suçlamak, hüküm vermek değil. Sembollerin ardındaki yarayı görünür kılmak ve insanın kendi hikâyesine yaklaşmasına yardım etmektir. Her şey insana dairdir. Aldatmak, aldanmak, düşmek, yeniden yükselmek… Yaşam boyunca karşılaştığımız her deneyim, bize bizi anlatır. Astroloji ise tüm insanlık deneyiminin birikimini taşıyan güçlü bir dildir.
Neptün Yanılgısı
Aldatma çoğu zaman bir sonuçtur. İnsan, içsel bir sıkışmayı çözemez hale geldiğinde yönünü başka birine çevirir. Gökyüzünün bu hikâyeyi ne kadar tutarlı biçimde yansıttığı ise şaşırtıcıdır. Transit Neptün Güneş’e ya da Mars’a kare yaptığında, kişi kendi yolunu bulanık görür. Yaşadığı hayata, ilişkiye, hatta kendine yabancılaşır.
Neptün etkisi insanın bilincini yumuşatır. Gerçeklik çizgisi silinir, özlemle kaçış birbirine karışır. Kimi zaman bu bir aşka, kimi zaman bir fanteziye dönüşür. Dışarıdan bakıldığında “aldatma”dır ama içeride yaşanan şey genellikle bir varoluş sancısıdır.
Kişi, kendi yaşamının ağırlığını taşıyamadığı noktada bir rüyanın içine sığınmak ister. Fakat o rüya da geçicidir. Çünkü aldatma, çoğu kez bir başkasına değil, insanın kendi içindeki hakikatine ihanettir. Kendisini, yani o anda hayatının gerçeğini görmemek, duymamak ve hissetmemek için başka birine yönelmesidir.
Transit Neptün Güneş Karesi
Neptün Güneş’e kare açı yaptığında insanın iç dengesi sarsılır. Hayat, tanıdık yüzünü kaybetmeye başlar. Dün doğru gelen şeyler bugün anlamsız görünür. “Ben kimim, gerçekten ne istiyorum?” sorusu zihnin derinliklerinden yükselir ve hiçbir yanıt tatmin edici gelmez.
Bu süreç gürültüsüzdür. Dışarıdan bakıldığında her şey yerli yerindedir. İşe gidilir, sohbetler edilir, yaşam akıyor gibidir. Fakat içeride görünmez bir çözülme başlamıştır. İnsan kendi hayatını bir film gibi izliyormuş hissine kapılır. Sesler kısılır, renkler solar, anlam uzaklaşır.
Her şey aynı görünse de kişi artık aynı değildir. İçinde bir parça sessizce yer değiştirmiştir. O andan itibaren, eski bilince dönmek mümkün olmaz.
Transit Neptün Mars Karesi
Transit Neptün Mars’a kare yaptığında insanın iç pusulası şaşar. Ne istediğini bilir ama adım atacak gücü bulamaz. Mars eylem çağrısıdır, Neptün ise o enerjiyi çözer. Arzu ile yön arasındaki çizgi silinir. Gerçekten arzuladığın şeyi mi istiyorsun, yoksa bir şeyden mi kaçıyorsun, ayırt edemezsin.
Bu etki altında yakınlık arayışı kolayca bir kaçış biçimi alır. Tutku, bir bağ kurmak yerine kendinden uzaklaşmanın yolu haline gelir. Seks ya da arzu, temas etmeyi değil unutmayı amaçlar. Dışarıda hayat hareketlenmiş gibi görünür, ama içeride hiçbir yere gidilmez. Bu yüzden de Neptün etkisi altında yapılan her eylem biraz rüya gibidir.
Kurtarıcı Beklemenin Yanılgısı
Transit Neptün’ün Güneş ya da Mars’la kurduğu kare açılar algıyı değiştirir. Kişi yönünü kaybeder, iç dengesi bozulur. Tatminsizlik artar, irade çözülür. Ruh saydamlaşır, inanç bulanıklaşır. Değerler, sözler ve bağlılıklar anlamını yitirir. Neptün hiçbir şeyi yok etmez, yalnızca şeylerin neden önemli olduklarını unutturur.
İnsan aslında yeni birini aramaz, yeniden hissedebilmenin yolunu arar. Bir süreliğine bile olsa kendini canlı, görülür ve önemli hissetmek ister. Onaylanmak, varlığının yankısını duymak ister.
Gerçek çoğu zaman fazla çıplak, fazla acı vericidir. Bu yüzden kişi kendi içinde eksik hissettiği şeyi başkasında bulduğuna inanır. Bu inanç kısa sürede bir rüyaya dönüşür. Seni kendi gerçekliğinden kurtaracak bir ihtimalin rüyasına…
Kurtarıcı çoğu zaman akılla seçilmez. Kişi, yöneldiğini tanıdığı için değil, içinde bir şey uyandırdığı için yakın hisseder. Bu insan farkında olmadan bir sembole dönüşür. Üzerine anlamlar yüklenir, neredeyse kutsal bir figür gibi algılanır. Arayan, kendi eksikliğini ve özlemini o kişide görür. Aslında kurtarıcı olarak gördüğü kişi, kendi olmak istediği hâlin yansımasıdır.
İlk anda büyü gibi gelen yeni bir bağ, zamanla bir sığınağa dönüşür. Kişi kendini o yakınlığın içinde güvende hissetmek ister. Fakat o güven çoğu zaman bir illüzyondur. “Ruh eşi” sandığın kişi, aslında ruhunun eski yaralarına dokunan kişidir. Bu yüzden aradığını bulduğunu sanırken, fark etmeden geçmişteki acıyı yeniden canlandırırsın. İyileşmeyi ya da kurtarılmayı beklerken, aynı döngüyü bir kez daha yaşarsın.
Her Neptün transitinin sonunda aynı yere varırız. Rüyadan uyanır ve gerçeği yeniden seçmek zorunda kalırız. Neptün hiçbir zaman sağlam bir zemin sunmaz, yalnızca kendini kaybetmene imkân verir. Sonunda bu geçici rahatlama, yerini bir kimlik krizine bırakır.
Kendinden Uzakta
Transit Neptün etkisindeyken hissedilen suçluluk, Satürn dönemlerindekinden farklı bir ağırlık taşır. Satürn, insanı yaptığı hatayla yüzleştirir. Neptün ise daha derin bir yerden sarsar. Kişi yanlışından çok, kendi özüne yabancılaştığını fark eder. Bu fark ediş net değil, bulanıktır. Suçluluk keskin değil, dağılmış bir melankoli halidir.
Neptün etkisi altındaki aldatmaların kaynağı çoğu zaman şehvet değildir. İnsan bazen kendi benliğinden kaçmak ister. Kendisini yeniden tanımaya, içindeki boşluğu doldurmaya çalışır. Fakat hiç kimse bir başkasının eksikliğini taşıyacak kadar güçlü değildir.
Son olarak…
Hiçbir fantezi gerçeğin ağırlığına uzun süre dayanamaz. Hayal bir noktada çözülür ve yerini sessiz bir kırılmaya bırakır. Neptün’ün asıl etkisi tam da o anda ortaya çıkar. Başta perdedeki gölgelerle büyüler, sonra da perdeyi kaldırır. O an, aradığının başkasında değil, kendi içinde eksik kalan yerde olduğunu fark edersin. Gerçek, görkemli değildir ama gerçektir. Ne olursa olsun “senin” gerçeğindir. Ve çoğu zaman, o gerçeğe ancak kalbin kırıldığında dokunabilirsin…
Astroloji insanların ahlakını değil, içsel süreçlerini anlatır. Neptün aslında kimseyi kandırmaz, yalnızca rüyalara güç verir. Fakat rüya bilinçle taşınmadığında, insan bir düşün içinde kaybolur gider. Aldatma da bu kayboluşun bir biçimidir. Bir başkasını değil, aslında kendini yitirmiş olmanın eylemidir. Astroloji suçlu aramaz, yargılamaz, cezalandırmaz. Yalnızca fark ettirir. Ve sonunda değişmeyen tek bir soru kalır: “O rüyanın içinde kimi bulmak istedin?”
Cesaret ve Umutla
İlk kez HT Hayat’ta yayınlanmıştır
Astrolojik Danışmanlık Hizmetleri hakkında bilgi almak için ziyaret edebilirsiniz.













