Ayın Karanlık Yüzü: Kara Tanrıça ve İnsanlığın Kışı

Ayın Karanlık Yüzü: Ay Fazları ve İnsanlığın Kışı

Objektif algıyı ve bilinci temsil eden Güneş’in aksine, Ay sübjektiftir. Ay’ın bilinçdışıyla, içgüdülerle ilişkisi vardır ve astrolojide Ay daima değişime gebe olandır. Ay’ın döngüsü, doğumun ölümün dönüşümün ve yaşamın gizleridir; Tıpkı toprağa düşen bir tohumun çimlenip buğday olması, buğdayın ekmeğe, ekmeğin kana ve kanın yaşamı besleyen süte dönüşmesi gibi…

Ay’ın ortalama 28 günlük döngüsü de dahil olmak üzere Ay’la ilgili her şey yaşamdaki dişi prensipleri açıklar. Antik zaman insanları dişi lunar enerjinin doğasını üç aşamalı olarak açıklamışlar ve bu aşamaları simgeleyen farklı tanrıçalara inanmışlardır. Yeniay fazı genç kız, dolunay fazı kadın ve anne, Ay’ın karanlık hali ise dul kadın ve bilge büyükanne olarak benimsenmiştir.

Carl Gustav Jung mitler için ‘ruhumuzdaki kendini tekrarlayan ebedi kalıplardır’ (pattern) demiştir. Rüyalarımızda, fantezilerimizde ve gündelik hayatımızda mitler semboller olarak karşımıza çıkarlar. Mitler kolektif bilinçaltının doğal lisanıdır. Joseph Campbell’ın da ifade ettiği gibi aslında bütün tanrılar ve tanrıçalar kişiliğimizin saklı güçleri olarak içimizde yaşarlar ve anlattıkları hikayeler yaşamlarımızı şekillendirir.

Tanrıça Mitleri

Canlılığın, gençliğin, masumiyetin enerjisiyle dolu olan ve yeni başlangıçlar vaat eden Yeniay mevsimlerden ilkbaharın dengidir. Merak ve heyecan dolu olduğumuz Yeniay evrelerine genelde hayatta yaşadığımız ilkler, ilk seferler eşlik eder. Aslan, panter, kaplan, kedi gibi tüm hayvanlar Yeniay/hilal fazıyla bağdaştırılmıştır. Vahşi hayvanların koruyucusu olan ve cesur savaşçı yönleriyle tanınan tanrıçalardan Artemis, Athena, Diana ve Pallas hilal fazıyla temsil edilirler.

Ay büyüdükçe, ışığı da artar. Dolunay fazı Ay’ın Güneş’in ışıklarına maksimumda maruz kaldığı zamandır. Dolunay olgunluktur. Bereketli, doğurgan bir dönemdir. Mevsimlerden yaz dolunaya karşılık gelir. Yaşamı besleyen ve güçlendiren dolunay kadınlarda yumurtlama dönemine işaret ettiği için dışa dönüklük, korumacılık, yeniliklere açık ve üretken olmak anlamlarına gelir. Koyun, keçi, inek gibi memeliler, güvercin ve arılar gibi aşkı simgeleyen hayvanlar da Dolunayla ilişkilendirilmiş. Dolunay Demeter, Isis Afrodit gibi tanrıçalara atfedilmiştir.

Kara Tanrıça ve Son Hilal

Dışa dönük ve somut gelişmelerle ilgili olan Yeniay ve dolunay fazları astrolojik olarak çok rağbet gördükleri halde Ay küçülürken oluşan fazlardan pek bahsedilmez. Oysa Ay’ın ışığı azalırken, içimizdeki güçler uyanırlar. İçe dönük, ruhsal bir süreç yaşarız. Dolunaydan Yeniay’a kadar olan evrede kontrolümüzün olmadığı kadersel etkiler işbaşındadır ve bu yüzden ayın bu evresi gizli öğretilerle, ilhamla ve kehanet sanatlarıyla ilişkilendirilir.

Ay küçülürken karanlık Ay’a özgü yaşlı ve bilge Kara Tanrıça sembolizmi yani örneğin Hekate, Kalika, EreshKigal karşımıza çıkar. Doğumun, ölümün, zirveye tırmanışın ve sonlanan şeylerin, yani Dolunay fazının ardından yeniden doğuşa hazırlandığımız bu aşama, mevsimlerden Kış ile temsil edilir. Ay ışığının azalması deneyimlerimizin bilgeliğe dönüşümüdür. Ejderhalar, kargalar kuzgunlar baykuşlar yılanlar ve gecenin tüm hayvanları Kara Tanrıçaya atfedilirler. Kara Tanrıça gece yaratıklarının koruyucusu ve yazgının kraliçesidir.

Ay’ın karanlık zamanı kadının menstrüasyon döngüsünün başlangıcını ve menopozu gösterir. Kadınlar Ay’ın son evresinde çevrelerini saran dünyadan gelebilecek her etkiye ve tepkiye karşı hassaslaşırlar. Bu yüzden Ay’ın karanlık hali kadınların hem en zayıf hissettikleri hem de psişik ve spiritüel enerjileri en yüksek seviyelerde seyrettiği için, en güçlü oldukları zamandır.

Eski zaman insanlarının inanışlarında yaş alan kadınların topluluğun önde gelen, bilgisine ve tecrübesine danışılan bireyleri olarak kabul gördüklerini biliyoruz. Bu kadınlar aynı zamanda şifacı, büyücü, görücü kişiler olarak da tanınıyorlardı. Ayın karanlık yüzü ile temsil edilen yaşlı ve bilge kadın, insan doğasının kırılganlığına karşı merhametli ve anlayışlı olduğundan topluluk içindeki tavsiyeleri de akıllıca ve adil olarak kabul görüyordu.

Karanlığın gerçek değerini anlamakta başarısız olan modern toplumlar karanlık, kader ve ölüme dair korkularını bilhassa menopoz dönemindeki kadınlara yansıtmayı seçiyor, yaşlı olanları ise dışlıyorlar. Bu yüzden de Ay’a özgü olan kadının, Güneş’e özgü erkek egemen toplum içerisinde kendi kimliğini var etmesi ve kendini gerçekleştirmesi bir eziyete dönüşüyor.

İnsanlığın Kışı

Yeni başlangıçlardan önce yaşanan her son Ay’ın karanlık haline benzer. İnsanlık olarak Balık çağının bitişiyle Kova çağının başlangıcı arasındaki eşikten geçmekteyiz. Çağlar arasındaki büyük dönüşümleri gösteren bu geçişler ortalama beş asır sürebilir. Bazı astroloji tarihçilerine göre içinde bulunduğumuz periyot sadece 2.300 yıllık Balık çağının değil, aynı zamanda 26.000 yıllık presesyon döngüsünün de kapanışı olacak. Eğer öyleyse büyük resimde insanlık tarihinin en güçlü Karanlık Ay evresinde olduğumuz söyleyebiliriz. Bu evrede hayatta kalmayı istiyorsak bastırılan, zulmedilen, susturulan ve yok edilen dişi güçlere, tecrübelerimizi bilgeliğe dönüştürmeye, merhamete ve anlayışa hiç olmadığı kadar ihtiyacımız var.

Cesaret ve umutla

 


Astrolojik Danışmanlık Hizmetleri hakkında bilgi almak için ziyaret edebilirsiniz.


 

Benzer Yazılar;

Geleneksel Astrolojide Evlilik Alametleri
30-40 yaş dönümleri eşiği: Bana yeni bir ben lazım!
Ruhun Serüveni – Doğum Anındaki Ay Fazı hayatımızı nasıl etkiler?
Zodyakın Kadınları ve Tarzları
Astrolojide sevgililer günü: Sadece bir insanı değil, insanlığı sevmek
Dünyanın Doğum Haritası (Thema Mundi)
Zodyakın Anneleri
Tuhaf ve Eğlenceli Yönleriyle Burçlar
Ay bilgeliği: Ay burcu ve haritanın kalbi
Astrolojide 12. ev: Kendimizden sakladıklarımız
Astrolojide Ay ve Plüton Açıları – “Karanlığın İçindeki Işık”

 

 

İlginizi çekebilecek diğer yazılar